Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucusu büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ü ebediyete irtihalinin 81. yıl dönümünde; sevgi, saygı ve minnetle anıyoruz.

Ülkemizin de içinde bulunduğu coğrafyanın zor günler geçirdiği bu dönemde, hepimiz 'barış' ve 'bağımsızlık' kavramlarının değerini fazlasıyla hissediyoruz. 15 Temmuz darbe girişimi ile derin bir sarsıntı geçirmiş Türk milleti olarak, Mustafa Kemal Atatürk ve cumhuriyetimizi kuran kahramanlara 'minnet' ve 'şükran' duygularımız artıyor.

Mustafa Kemal Atatürk, yaşamı boyunca her adımını dikkatle, toplumun duyarlılıklarından kopmadan, dünyadaki gelişmeleri izleyerek ve Türk Ulusunun desteğini daima yanında hissederek atmıştır. Tüm konulara;  genç, dinamik ve cesur bir zihniyetle yaklaşan, Türk toplumuna öncülük eden Atatürk; sadece ülkemiz için değil aynı zamanda dünya devletleri için de ölümsüz olmayı başarmış kabiliyetli bir komutan, zeki bir siyasetçi ve büyük bir devlet adamıdır. Öyle ki sözleriyle ve yaptıklarıyla hâlâ bize yol göstermektedir.

Yaşadığı dönemin acımasız gerçeklerine rağmen güçlü bir inançla zafere odaklanıp, 'Ya istiklal ya ölüm' diyerek yola çıkan Mustafa Kemal Atatürk, tüm dünyaya meydan okuyarak Türk milleti ile birlikte büyük bir bağımsızlık savaşına girişmiş, dünyanın önde gelen emperyalist güçlerine karşı tarihe altın harflerle kazınan bir zaferin mimarı olmuştur. Askeri dehası ile düşmanlarını dize getiren Mustafa Kemal Atatürk, devlet adamlığındaki üstün kabiliyeti ile dünyanın hayranlığını kazanmış, diplomatik başarılarıyla kısa sürede Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni dünya ülkeleri arasında saygın bir konuma kavuşturmuştur. Cumhuriyet'in kuruluşunun ardından gerçekleştirdiği devrimlerle ulusumuza yepyeni ufuklar açmıştır.

Zafer kazanmış bir komutan olmasına rağmen, "Yurtta barış, dünyada barış" sözleriyle barışın vazgeçilmezliğini haykıran Atatürk, zaferle taçlanan Kurtuluş Savaşı'nın sonunda kendisine 'Başardınız' diyenlere, "Asıl mücadele şimdi başlıyor" sözleriyle karşılık vererek Çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkmanın eğitimle olacağına işaret etmiştir. Atatürk, eğitimin milli olması gereğine inanmıştır. Zira O, eğitimin gücünden bahsedenken bir söylevinde: "Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüce bir toplum olarak yaşatır; ya da bir milleti esarete ve sefalete terk eder."demektedir. 

Atatürk, geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal'in bütün Türk Milleti olduğunu ifade ederek ülkülerini, ideallerini ve memleketimizi bizlere emanet etmiştir. Onu anarken, aslında tek yapmamız gereken onun fikirleri doğrultusunda çok çalışmaktır. Hepimize düşen görev, ülkemizi barış içinde muhafaza ederek, dünyanın gelişmiş ülkeleri düzeyine çıkarmaktır. 

Bu duygu ve düşüncelerle Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü bir kez daha rahmet ve minnet ile anıyor, hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

 

                                                                                                                                                                                                                                          Harun TÜYSÜZ 

                                                                                                                                                                                                                                                İlçe Milli Eğitim Müdürü